Kemalli Ümm-i Tepesi
KEMALLI CEVİZİ
Kemallı Cevizi ve Kemallı Köyü (goz)Ceviz Hakkında Herşey Cevizin Faydaları,Yararları,Zararları
Şifalı Bitki
Şifalı Bitki
Kemallı Köyün Alt Yapısı
Altyapı bilgileri
Köyde ilköğretim okulu vardır. Köyün içme suyu şebekesi 2009 Yılında kısmen tamamlanmıştır. kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi ve ptt acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Köyde ilköğretim okulu vardır. Köyün içme suyu şebekesi 2009 Yılında kısmen tamamlanmıştır. kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi ve ptt acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Kahramanmaraş Bertiz Kemallı Köyü
Bölgede ilk çağlarda hititler yaşamıştır ve bağcılıkla uğraşmışlardır. Daha sonra Mama'lılar yaşamıştır.(Mama'lılara ait 4000 yıllık mezar bulunmuştur). Daha sonra Ermeni'lerin de bölgede yerleştiği bilinmektedir. Köy'e ilk Türk yerleşimi 1300'lü yıllarda olmuştur. Köyün bilinen ilk ismi kaynaklarda Saydeli olarak geçmektedir. Köye ilk yerleşen Türk'lerin Doğu Türkistan'dan geldiği bilinmektedir. Daha sonraları Kemal-î Ümmî ismindeki bir evliya Timur istilasından kaçarak himayesindeki insanlarla birlikte bu köye yerleşmiştir. 1500'lü yıllarda kendisinin evliya olduğu anlaşılınca köyün İsmi Kemal-î Ümmî köyü olarak değiştirilmiştir.
Hakkımda
Ana Sayfa
Kültürü
Köyün gelenek, görenek ve yemekleri. şehir merkeziyle büyük oranda benzerlikler taşır.yufka ekmekleri vardir.ama kendi yöreye özgü yemeklere çok sik raslanır.halkın konuşması kahramanmaraş ağzından daha çok istanbul ağzını andırır. kemallı köyünde yazları nüfus kalabalıklaşır kışları hayat çok sakindir Köyümüzdeki konuşulan dil Osmanlı 'dan bu günümüze kadar bozulmadan gelen çve halen kullanılan kelimeler vardır. Osmanlı'nın ve Anadolu'nun örf adetleri gelenek görenekleri ve kültürü halen devam etmektedir ve büyükler tarafından sonraki kuşağa aktarılmak gayreti içinden bulunulmaktadır. Köyümüzde bulunan kanli beağ'nda bulunan suyun lezet ve tatı başkadır suyun serinliğide başka. Bertiz Çayı'nda bulunan Sazan ve Alabalık tadını hiç bir yerde bulamayacağınız ayrıca son zamanlarda yaygın olarak yapılan artan arıcılık şekersiz bal, kara kovan balı, üzüm pekmezi, Türkiye 'de bulunmayan ürünleremizdendir.son asırlarda köyümüz gelenek ve yemeklerini kemallı cevizi ayrı bir tat ve lezzet vermekte
Cevizin Yararları
Cevizin Yararları
Kan dolaşımını düzeltiyor" Ceviz ağaçlarının evlere çok yakın dikilmemesi ve etrafı kapalı ceviz bahçelerinde saatlerce şekerleme yapmanın sakıncalı olduğuna dikkat çekilse de, kökü, yaprakları, kabuğu ve meyveleriyle tam bir şifa kaynağı olduğu artık herkes tarafından bilinir.
Bilimsel çalışmalar sonucunda cevizin damar koruyucu, ishal kesici, cildi temizleyici, siğil giderici, hipoglisemik ve tümör engelliyici özelliklerinin olduğu belirlenmiştir. Ceviz kan dolaşımını düzenler, karaciğer fonksiyonlarını düzenler, serum kolesterolünün azalmasını sağlar ve Anormal Antikor oluşumunu engeller."
Cevizin bir kalp dostu da olduğunu anlatan Özdemir, sert kabuklu meyvelerde yer alan çoklu doymamış yağ asitlerinin kalp-damar hastalıklarında önleyici rol oynadığının bilimsel çalışmalarla kanıtlandığını söyledi.
Omega 3 ve 6'nın Mucuzeleri
Cevizi diğer sert kabuklu meyveler arasından öne çıkaran özelliğin ise; Omega 3 ve Omega 6 gibi çoklu doymamış yağ asitlerini yüksek oranda içinde barındırması olduğunu belirten Mehmet Özdemir, şunları söyledi:
"Damar dostu antioksidan ve yaşlılık engelleyici cevizin içerdiği E vitamini şeker hastalığının gelişimini engeller. Kalp, damar, beyin ve sinir fonksiyonlarını düzenler, yaraların iyileşmesine faydalı olur, Prostat Kanserinden korur. Yapılan çalışmalarda, haftada toplam 2-3 avuç ceviz yiyenlerin kalp krizi geçirme riskinin yemeyenlere göre yüzde 50 daha az olduğu görüldü.
Cevizde bulunan E vitamini, lif ve doymamış yağlar kalbi korur. Yaprağı haşlanıp, Suyu ile saçlar yıkanırsa kepeklenmeyi önler. Yeşil ceviz meyvelerinin kabukları kaynatılarak içildiğinde de erkeklerde cinsel gücü artırmaktadır."
Kan dolaşımını düzeltiyor" Ceviz ağaçlarının evlere çok yakın dikilmemesi ve etrafı kapalı ceviz bahçelerinde saatlerce şekerleme yapmanın sakıncalı olduğuna dikkat çekilse de, kökü, yaprakları, kabuğu ve meyveleriyle tam bir şifa kaynağı olduğu artık herkes tarafından bilinir.
Bilimsel çalışmalar sonucunda cevizin damar koruyucu, ishal kesici, cildi temizleyici, siğil giderici, hipoglisemik ve tümör engelliyici özelliklerinin olduğu belirlenmiştir. Ceviz kan dolaşımını düzenler, karaciğer fonksiyonlarını düzenler, serum kolesterolünün azalmasını sağlar ve Anormal Antikor oluşumunu engeller."
Cevizin bir kalp dostu da olduğunu anlatan Özdemir, sert kabuklu meyvelerde yer alan çoklu doymamış yağ asitlerinin kalp-damar hastalıklarında önleyici rol oynadığının bilimsel çalışmalarla kanıtlandığını söyledi.
Omega 3 ve 6'nın Mucuzeleri
Cevizi diğer sert kabuklu meyveler arasından öne çıkaran özelliğin ise; Omega 3 ve Omega 6 gibi çoklu doymamış yağ asitlerini yüksek oranda içinde barındırması olduğunu belirten Mehmet Özdemir, şunları söyledi:
"Damar dostu antioksidan ve yaşlılık engelleyici cevizin içerdiği E vitamini şeker hastalığının gelişimini engeller. Kalp, damar, beyin ve sinir fonksiyonlarını düzenler, yaraların iyileşmesine faydalı olur, Prostat Kanserinden korur. Yapılan çalışmalarda, haftada toplam 2-3 avuç ceviz yiyenlerin kalp krizi geçirme riskinin yemeyenlere göre yüzde 50 daha az olduğu görüldü.
Cevizde bulunan E vitamini, lif ve doymamış yağlar kalbi korur. Yaprağı haşlanıp, Suyu ile saçlar yıkanırsa kepeklenmeyi önler. Yeşil ceviz meyvelerinin kabukları kaynatılarak içildiğinde de erkeklerde cinsel gücü artırmaktadır."
Cevizin FAydaları
Cevizi faydaları
Bir cevizi elinize alinca, en disinda bir yesil kabuk, sonra tahta bir yapi, daha sonra ince bir zar ve en icte de tartismasiz sekilde insan beynini hatirlatan beyaz bir yapiyla karsilasiriz. Ceviz, disindaki yesil kabugu ile kafa derisine, sert kabugu ile kafatasına, icindeki zari ile beyin zarina,asil meyvesi ile de beyin e benzeyen harika bir gidadir. Beynimizin kucultulmus bir modeli olan cevizin meyveler arasinda gumus iyonu ihtiva eden tek meyve olmasi elbette harikadir. Fakat bu gumus iyonuna, icra ettigi Elektronik vazife acisindan ihtiyac duyan tek organin beyin oldugunu soylersek, saniriz bu muhtesem benzerlik ve mukemmel yaratilis karsisinda tuylerimiz diken diken olmaktadir. I.T.U. mezunlari elektronik dergisinden alintidir.
Not: Yas ne olursa olsun gunde 1-2 adet ceviz yemek beyin uzmanlari tarafindan israrla tavsiye edilmektedir. Ozellikle gelisme cagindaki cocuklar icin….
Cevizin mide, bagirsak, bobrek ve deri rahatsizliklari gibi bircok hastaliga iyi geldigini vurgulayan Prof. Dr. Karadeniz, "Cevizin sadece meyvesi degil, kabuklari ve yapraklari da bircok rahatsizlik icin kullanilmaktadir"dedi.
Cevizin kanda zararli kolesterolun birikmesini onledigini, yuksek kolesterolu dusurdugunu ifade eden Karadeniz, "Ceviz, damar tikanikligi ve seker hastaliginin tedavisinde kullanilmaktadir. Mide gazini giderir. Grip ve nezleye iyi gelir. öksurugu keser. Sindirim sistemi bozuklugunu giderir. Ceviz, vucudu soguktan korumak icin de yenir. Yorgunlugu ve bitkinligi
giderir. Zehirlenmelere ve zehre karsi etkilidir. Zindelesmeyi saglar" diye konustu.
Karadeniz, cevizin yapraklarindan elde edilen juglon Maddesinin eczacilikta kan temizleyici ve kuvvet verici olarak kullanildigini kaydederek, soyle devam etti: "Seker hastalari ceviz yapragini kaynatip icmelidir. Ceviz yapragi ve kabuklari kaynatilip Balla karistirilarak icildiginde kansizliga iyi gelmekte, bu cay kani temizlemekte, kalbi guclendirmekte, ishali ve dizanteriyi kesmekte, sinir sistemini guclendirmektedir. Ceviz meyvesi cocuklarin gelismesini hizlandirmaktadir. Ceviz beyin icin gerekli olan gumus iyonlarini ihtiva ettiginden, bebekten yasliya kadar herkes icin ideal bir meyvedir
CEVİZ: Ceviz vitamin, mineral, protein ve lif açısından çok besleyici bir besindir. Kalori değeri yüksek bir besin olan cevizde sağlığımız için tercih etmemiz gereken doymamış yağ vardır.
Cevizin Faydaları: İçerdiği Omega 3 ve Omega 6 yağ asitleri sayesinde beyin ve zekâ gelişimini destekler. Vücuda enerji verir. Hafızayı kuvvetlendirir. Vücuttaki zararlı maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasına yardım eder. Kolesterolü düşürmeye yardımcıdır. Hazımsızlığı giderir. İshal, kabızlık ve dizanteriyi giderir. Göğüs ağrılarında ve öksürükte faydası görülür. Ceviz yağı Bağırsak kurtlarını döker. Ciltteki lekelere sürülüp ovulursa lekeleri giderir. Nasırlara sürülürse iyileştirir. Ceviz, Bal ile birlikte yenirse basura iyi gelir.
Ceviz Nasıl Kullanılır? Ceviz ağacının, meyvesi olan cevizin ve cevizden elde edilen ceviz yağının dışında, kabukları ve yaprakları da kullanılır. Yeşil kabukları ezilerek saçları ve elleri boyamakta kullanılabilir. Ceviz yaprağının kaynatılması ile elde edilen su çay olarak içilirse mideyi kuvvetlendirir, boğaz ve bademcik iltihaplarını iyileştirmeye yardımcı olur. Bu su ile banyo yapılırsa cilt rahatsızlıklarına
Bir cevizi elinize alinca, en disinda bir yesil kabuk, sonra tahta bir yapi, daha sonra ince bir zar ve en icte de tartismasiz sekilde insan beynini hatirlatan beyaz bir yapiyla karsilasiriz. Ceviz, disindaki yesil kabugu ile kafa derisine, sert kabugu ile kafatasına, icindeki zari ile beyin zarina,asil meyvesi ile de beyin e benzeyen harika bir gidadir. Beynimizin kucultulmus bir modeli olan cevizin meyveler arasinda gumus iyonu ihtiva eden tek meyve olmasi elbette harikadir. Fakat bu gumus iyonuna, icra ettigi Elektronik vazife acisindan ihtiyac duyan tek organin beyin oldugunu soylersek, saniriz bu muhtesem benzerlik ve mukemmel yaratilis karsisinda tuylerimiz diken diken olmaktadir. I.T.U. mezunlari elektronik dergisinden alintidir.
Not: Yas ne olursa olsun gunde 1-2 adet ceviz yemek beyin uzmanlari tarafindan israrla tavsiye edilmektedir. Ozellikle gelisme cagindaki cocuklar icin….
Cevizin mide, bagirsak, bobrek ve deri rahatsizliklari gibi bircok hastaliga iyi geldigini vurgulayan Prof. Dr. Karadeniz, "Cevizin sadece meyvesi degil, kabuklari ve yapraklari da bircok rahatsizlik icin kullanilmaktadir"dedi.
Cevizin kanda zararli kolesterolun birikmesini onledigini, yuksek kolesterolu dusurdugunu ifade eden Karadeniz, "Ceviz, damar tikanikligi ve seker hastaliginin tedavisinde kullanilmaktadir. Mide gazini giderir. Grip ve nezleye iyi gelir. öksurugu keser. Sindirim sistemi bozuklugunu giderir. Ceviz, vucudu soguktan korumak icin de yenir. Yorgunlugu ve bitkinligi
giderir. Zehirlenmelere ve zehre karsi etkilidir. Zindelesmeyi saglar" diye konustu.
Karadeniz, cevizin yapraklarindan elde edilen juglon Maddesinin eczacilikta kan temizleyici ve kuvvet verici olarak kullanildigini kaydederek, soyle devam etti: "Seker hastalari ceviz yapragini kaynatip icmelidir. Ceviz yapragi ve kabuklari kaynatilip Balla karistirilarak icildiginde kansizliga iyi gelmekte, bu cay kani temizlemekte, kalbi guclendirmekte, ishali ve dizanteriyi kesmekte, sinir sistemini guclendirmektedir. Ceviz meyvesi cocuklarin gelismesini hizlandirmaktadir. Ceviz beyin icin gerekli olan gumus iyonlarini ihtiva ettiginden, bebekten yasliya kadar herkes icin ideal bir meyvedir
CEVİZ: Ceviz vitamin, mineral, protein ve lif açısından çok besleyici bir besindir. Kalori değeri yüksek bir besin olan cevizde sağlığımız için tercih etmemiz gereken doymamış yağ vardır.
Cevizin Faydaları: İçerdiği Omega 3 ve Omega 6 yağ asitleri sayesinde beyin ve zekâ gelişimini destekler. Vücuda enerji verir. Hafızayı kuvvetlendirir. Vücuttaki zararlı maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasına yardım eder. Kolesterolü düşürmeye yardımcıdır. Hazımsızlığı giderir. İshal, kabızlık ve dizanteriyi giderir. Göğüs ağrılarında ve öksürükte faydası görülür. Ceviz yağı Bağırsak kurtlarını döker. Ciltteki lekelere sürülüp ovulursa lekeleri giderir. Nasırlara sürülürse iyileştirir. Ceviz, Bal ile birlikte yenirse basura iyi gelir.
Ceviz Nasıl Kullanılır? Ceviz ağacının, meyvesi olan cevizin ve cevizden elde edilen ceviz yağının dışında, kabukları ve yaprakları da kullanılır. Yeşil kabukları ezilerek saçları ve elleri boyamakta kullanılabilir. Ceviz yaprağının kaynatılması ile elde edilen su çay olarak içilirse mideyi kuvvetlendirir, boğaz ve bademcik iltihaplarını iyileştirmeye yardımcı olur. Bu su ile banyo yapılırsa cilt rahatsızlıklarına
Euro_D Tatil Programı
Euro_D Tatil Programı Çekimleri
Euro_D Tatil Programı Çekimleri
15 Aralık 2010 Çarşamba
27 Temmuz 2010 Salı
CEVİZ KAHRAMANMARAŞ BERTİZ
BERTİZ'İN TARİHİBertiz: Dogusu Beşenli çaglayan cerit, Kuzeyi Elbistan ilçe sınırı Çohum(kuru) cayı, Batısı Ceyhan Nehri,Güneyi Ahir Dagının tepesindeki suakımı arasında kalan Kahramanmaraş'a bağlı bir bölgedir
Bertiz'de yaşam ilk çaglara uzanır M.Ö. yaklaşık 2300'lü yıllarda Hititler tüm toros dağları ve civarında yaşamışlar, Ahir dağı ve bertiz bölgesine üzüm bağları dikerek buralarda bağcılık yapmışlardır. Bağcılık yaptıklarına bu bölgede bulunan Hitit mezar taşında bir erkeğin elinde bir salkım üzüm yediğini gösteren resimden anlıyoruz. Meşhur Bertiz kabarcık üzümü Hititliler'den günümüze miras kalmıştır.
Daha sonraları Bertiz Roma imparatorluğu hakimiyeti altına girmiştir. Bertiz Roma imparatorluğu hakimiyeti altındayken Ermeniler gelerek buralara yerleşmişlerdir. Bertize yerleşen Ermeniler burada Roma imparatorluğuna bağlı Ermeni krallıkları kurmuşlardır.Bu Krallardan bir tanesi Krallığını korumak için Bartus(Pertus) Kalesini yaptırmış ve krallıgını burdan yönetmiştir. Bu krallığın günümüzde ki Ağabeyli köyüne bağlı İmreş Aşkar bölgesi, Kale ve Merk Köyleri üzerinde kurulu olduğu sanılmaktadır. Kale Köyünde ki kalenin ise Bartus (Pertus) Kalesi olduğu tahmin edilmektedir. Aynı zamanda bu bölgenin Mama Şehri olduğu da tahminler arasındadır.
TÜRKLERİN BERTİZE YERLEŞMESİTürkler bu bölgelere Malazgirt Zaferiyle girmeye başlamışlar. Kalıcı fetihler Anadolu Selcuklu Devleti zamanında olmuştur. Bartus kalesi ilk kez 1157 yılında Sultan ll. Kılıçarslan tarafından Ermeni Kralı Toros'tan alınmış ve Sultan tarafından Ermeni Kralının kardeşi Stephan'a verilmiştir. Ermeniler'in 1206 yılında isyan etmeleri üzerine Anadolu Selçuklu Sultanı l. Kıyasettin Keyhüsrev, Halepteki Eyyubi Hükümdarı ile ittifak yaparak Birleşik Selçuklu-Eyyubi ordusu ile Ermenilerin elinde bulunan Bartus (Pertus) kalesini ele geçirdiler. Böylece Ermeni krallığı Selçuklulara tabi oldu. Selçuklu Sultanları adına sikkeler kestirildi. Selçuklu sultanı, Ermeniler'den alınan Bartus kalesini Maraş Emiri Nusrettin Hasan Bey'e verdi. Böylece Bertiz Türklerin eline geçmiş oldu.
Bertiz'e yerleşen Türkler 13. yy'dan önce Doğu Türkistan'da Uygur Devleti İçerisinde yaşıyorlardı. Moğol istilasının başlamasıyla Uygurların bölgedeki etkinliği kayboldu. Bölge moğolların eline geçti. Bölgede moğol hakimiyeti başlayınca Uygur Türklerinin bir kısmı burdan göç etmeye başlamışlardır. Doğu Türkistan'dan çıkmişlar, Horosan üzerinden Anadoluya gelmişlerdir. Anadoluda Dulkadirli Türkleriyle birleşmişlerdir. Dulkadirli Cematlarından biri olan Camışlı Cematına dahil olmuşlardır. bir zamanlar Hamza Sultan'la Dulkadirli Beyliği dahi yapmışlardır. Dulkadiroğullarıyla beraber Maraş ve çevresine gelmişlerdir. Dulkadiroğlu Beyliği Uygur Türklerini 13. yy'larda Bertiz Bölgesine yerleştirmiştir. Bertize yerleşen Uygur Türkleri ilk başlarda Sarıçukur, Boyalu, Karadut, Ortaköy, Saydeli (Kemallu), Merk gibi yerlere yerleşmişlerdir. Daha sonra diğer yerleşim yerleri kurulmuştur.
BERTİZİN İSMİBertiz isminin nerden geldiği hakkında iki görüş vardır;
Birinci görüş: Bu bölgede bulunan Ermenilere ait Bartus (Pertus) kalesinin İsminin zamanla Bertiz kalesine dönüştüğü ve böylece bu bölgenin ismini bu kalenin isminden alarak Bertiz olduğudur.
İkinci görüş ise: Bertiz Bölgesine göç eden Türkler'le Ermeniler zamanla kaynaşmışlar. Ermeniler Türkler'e Siz kimlersiniz, Size kimler derler diye sormuşlar, Türkler ise biz Türklerin Beritezli kabilesindeniz demişlerdir. Ermeniler size neden Beritezli derler diye sormuşlar. Türkler de; Biz Doğu türkistanda iken otlaklarımız çok otlu ve hayvanlarımızda çok sütlü olurdu. Daha yaylımdan yatağa gelmeden memelerinden süt akar ve yatağa gelene kadar boşalırdı. Böylece sütlermizin çoğu boşa gitmiş olurdu. Çobanlarımız hayvanlar daha yaylımda iken sütler boşa akıp heder olmasın diye bizi Beritez Beritez yani hemen gelin ve hayvanları çarçabuk sağın sütleri boşa gimesin diye çağırırlardı. Bundan dolayı çevredeki insanlar bize Beritezli yani hayyvanları bol sütlü demişlerdir. Böylece adımız beritezli kamıştır demişlerdir. Bu olaydan sonra Ermeniler de Türklere Bertizli demeleri sonucu bu bölgenin ismi Bertiz olmuştur.
Bertiz bölgesine yerleşen Türkler erken dönemde yerleşik hayata geçmişlerdir.Yaşamları boyunca uysal devlete bağlı zararsıız bir yaşam sürdürmüşlerdir. Bunun sebeblerinden biri Uygur Devleti topraklarında yerleşik hayat yaşamaları diğer bir sebebi ise burda yaşayan Ermenilerin yerleşik hayat yaşamalarıdır.
Türkler bertizde hayvancılık yanında Ermenilerle beraber bağcılıkda yapmaya başlamışlardır. hayvancılık yaparken yerleştikleri köyleri (Sarıçukur, Boyalu Kemallu gibi) kışlak Engizek ve Ahir dağlarını da yaylak olarak kullanmışlardır.
Evliya Çelebi Maraş seyehatini anlatırken bu bölgeden Berfiz olarak bahsetmiştir.
Aynı zamanda ünlü halk şairlerimizden olan Karacaoğlan da Bertize gelmiş ve buralarda bir müddet konaklamıştır. Buralarda konaklarken gördüğü misafirperverliği, insanlarının çok iyi ve cömert olduğunu olduğunu, ekmeklerinin bol olduğunu ve doğa yapısının çok güzel olduğunu şiirleriyle anlatmıştır. Karacaoğlanın Bertiz hakkında söylediği birkaç dörtlüğünü aşağıya allyoruz:
Ahır Dağı'ndan gör Maraş bağını
Engizek'te derler ilin çoğunu
Bayra'dan Bertiz'den Konur Dağını
Göksun güzel derler ilin var dağlar
bir başka şiir:
Şu meşenin bir incecik yolu var
Sayamadım yüz bin türlü dalı var
Şu dünyanın yüz bin türlü hali var
Şu dünya halinden bilin mi meşe
Karacaoğlan der ki bu da böyle olsun
Başındaki kuru dallar göğersin
Senin bahşişini Bertiz'li versin
Bertiz'in halini bildin mi meşe
Bertiz Osmanlılar ve Dulkadiroğulları beyliği arasında geçen Turnadağ (Nurhak) savaşıyla (1515) Dulkadiroğlu beyliğiyle beraber Osmanlı hakimiyetine girmiştir. osmanlı devleti bertiz bölgesini Dulkadirlioğullarına tımar olarak vermiştir. Dulkadirlioğullrı gnümüz Ağabeyli köyü topraklarında bulunan Balik Pınar civarını yaylak olarak kullanmışlardır. Yazları burda oturarak bertiz bölgesinin vergilerini Osmanlı Devleti adına toplamışlardır. Bundan dolayı Ağabeyli Bertiz bölgesinin merkezi haline gelmiştir.
Osmanlı devleti hakimiyet kurduğu bütün toprakların tahrirlerini yaptırarak oraları kayıt altına almıştır. 1563 tarihli Osmanlı tahrir defterlerine baktığımızda Bertiz'i nahiye olarak görüyoruz. Tahrir defterlerine göre 1563 tarihinde Bertiz nahiyesinin 25 tane orta büyüklükte köyü olduğunu ve bu köylerin hepsinin de müslüman ve sünni olduğunu görüyoruz.
Bertiz 19. asra kadar çeşitli bölgelerden göç almıştır. Maraş Merkezde yaşayan Beyazıdoğulları günüz yeniyapan köyü civarlarını yaylak olarak kullanmışlardır. Türk aşiretlerinden biri olan Cerid aşireti ise Çağlayan Cerit ve Küçük Ceride glerek yerleşmişlerdir. Çağlayan Cerit İlçesi ismini bu aşiretten almıştır. Bunların bir koluda Kemallu köyünde oturmaktadır. Yine başka bir türk aşireti olan Karkın aşiretine mensup Deli Hüseyin'in Islahiye'den bu bölgeye gelmesiyle Karkınlar bu bölgede Ağabeyli veçevresinde yaşamaya başlamışlardır.
Daha sonraları Nakşibendi Tarikat Liderlerinden Bağdat Halidi Hazretleri 1842 tarihinden sonra Anadolu'da çalışmalar başlatmış, Anadolu'nun çeşitli bölgelerine halifeler göndermiştir. Berti Bölgesinede Halife olarak Musuloğullarından Seyyit Abdulkadir Hocayı göndermiştir. Seyyit Abdulkadir Hoca Bertize gelerek Ağabeyli köyü Obası olan Ortaköye yerleşerek burda çalışmalara başlamıştır. Günümüzde Seyyit Abdulkadir Hoca'nın çoçukları ve torunları Musuloğulları olarak Ağabeyli köyü Ortaköy mahallaesinde ikamet etmektedirler.
MARAŞ'IN KURTULUŞUNDA BERTİZ
Maraş'ın Fransızlar tarafından işgali Bertiz'de kuşkuyla karşılanmıştır. Fransızlara ilk kurşunu sıkarak, Maraş'ın Kurtuluş Mücadelesini başlatan Sütçü İmam'ı Bağırlarına basmışlardır. Fransızlara ilk kurşunu sıkan Sütçü İmam, Maraş'tan ayrılarak Bertiz'e gelmiş ve Ağabeyli köyünde, bir hafta Fakı mustafa Mutlu'nun evinde, bir hafta Etem Osman'nın evinde, on beş gün de Ağabeyli Muhtarı................. evinde kalmak üzere tam bir ay Bertiz'de kalmıştır.
Fransız işgaline karşı Maraş Halkıda boş durmamış çalışmalar yaparak Maraş Müdafa i Hukuk Cemiyeti'ni kurmuştur. Cemiyet para, erzak, silah ve cephane toplama çalışmalarında bulunmuştur.Bu malzemeleri toplamak amacıyla Bertize de görevliler gönderilmiş; Bertiz üzerinden Elbistan'dan Maraş'a silah taşınmıştır. Aynı zamanda Maraş Müdafa i Hukuk Cemiyeti teşkilatlanma ve Milli kuvvetler kurma çalışmalarında bulunmak üzere Maraş çevresindeki yerleşim yerlerine görevliler göndermiştir. Bertiz'e ise Beyazıdoğlu Zafer ve Muharrem Beyler görevlendirilmiştir. Bu kişiler Bertiz'e gelerek halkı teşkilatlandırmışlar ve Zulhocaoğlu, Kabağaç, Kurdo, Gökce Molla gibi kişiler liderliğinde çeteler oluşturarak Kuvay i Milliye Birlikleri kurmuşlardır. Bu kuvay ı Milliye Birlikleri Diğer bölgelerde kurulan Kurulan Kuvay ı Milliye Birlikleriyle birlikte Adana'dan gelen Fransız takviye kuvvetlerini Türkoğlu'nda pusu kurarak vurmuşlar. Antep'ten gelen Fransız takviye kuvvetlerini de Maraş Antep yol üzerinde pusu kurarak vurmuşlardır. Bu pusularda Fransız askerleri çok yıpranmış hemen hemen Maraş'a takviye kuvvet ve lojistik destek geçiremez olmuşlardır. Maraş'ta bulunan Fransız askerleri geriden istedikleri kuvvet ve lojistik desteği alamayınca Maraş halkının direnişine karşı koyamamış ve Maraş'tan Anteb'e doğru çekilmek zorunda kalmıştır. Diğer kuvay ı Milliye Birlikleriyle beraber Bertiz Kuvay ı Milliye Birlikleri de Anteb'e doğru çekilen Fransız Birliklerini takip etmiş ve Antep'lilrle beraber Fransızlar'ı Antepten atmaya yardım etmişlerdir.
Bertiz'de yaşam ilk çaglara uzanır M.Ö. yaklaşık 2300'lü yıllarda Hititler tüm toros dağları ve civarında yaşamışlar, Ahir dağı ve bertiz bölgesine üzüm bağları dikerek buralarda bağcılık yapmışlardır. Bağcılık yaptıklarına bu bölgede bulunan Hitit mezar taşında bir erkeğin elinde bir salkım üzüm yediğini gösteren resimden anlıyoruz. Meşhur Bertiz kabarcık üzümü Hititliler'den günümüze miras kalmıştır.
Daha sonraları Bertiz Roma imparatorluğu hakimiyeti altına girmiştir. Bertiz Roma imparatorluğu hakimiyeti altındayken Ermeniler gelerek buralara yerleşmişlerdir. Bertize yerleşen Ermeniler burada Roma imparatorluğuna bağlı Ermeni krallıkları kurmuşlardır.Bu Krallardan bir tanesi Krallığını korumak için Bartus(Pertus) Kalesini yaptırmış ve krallıgını burdan yönetmiştir. Bu krallığın günümüzde ki Ağabeyli köyüne bağlı İmreş Aşkar bölgesi, Kale ve Merk Köyleri üzerinde kurulu olduğu sanılmaktadır. Kale Köyünde ki kalenin ise Bartus (Pertus) Kalesi olduğu tahmin edilmektedir. Aynı zamanda bu bölgenin Mama Şehri olduğu da tahminler arasındadır.
TÜRKLERİN BERTİZE YERLEŞMESİTürkler bu bölgelere Malazgirt Zaferiyle girmeye başlamışlar. Kalıcı fetihler Anadolu Selcuklu Devleti zamanında olmuştur. Bartus kalesi ilk kez 1157 yılında Sultan ll. Kılıçarslan tarafından Ermeni Kralı Toros'tan alınmış ve Sultan tarafından Ermeni Kralının kardeşi Stephan'a verilmiştir. Ermeniler'in 1206 yılında isyan etmeleri üzerine Anadolu Selçuklu Sultanı l. Kıyasettin Keyhüsrev, Halepteki Eyyubi Hükümdarı ile ittifak yaparak Birleşik Selçuklu-Eyyubi ordusu ile Ermenilerin elinde bulunan Bartus (Pertus) kalesini ele geçirdiler. Böylece Ermeni krallığı Selçuklulara tabi oldu. Selçuklu Sultanları adına sikkeler kestirildi. Selçuklu sultanı, Ermeniler'den alınan Bartus kalesini Maraş Emiri Nusrettin Hasan Bey'e verdi. Böylece Bertiz Türklerin eline geçmiş oldu.
Bertiz'e yerleşen Türkler 13. yy'dan önce Doğu Türkistan'da Uygur Devleti İçerisinde yaşıyorlardı. Moğol istilasının başlamasıyla Uygurların bölgedeki etkinliği kayboldu. Bölge moğolların eline geçti. Bölgede moğol hakimiyeti başlayınca Uygur Türklerinin bir kısmı burdan göç etmeye başlamışlardır. Doğu Türkistan'dan çıkmişlar, Horosan üzerinden Anadoluya gelmişlerdir. Anadoluda Dulkadirli Türkleriyle birleşmişlerdir. Dulkadirli Cematlarından biri olan Camışlı Cematına dahil olmuşlardır. bir zamanlar Hamza Sultan'la Dulkadirli Beyliği dahi yapmışlardır. Dulkadiroğullarıyla beraber Maraş ve çevresine gelmişlerdir. Dulkadiroğlu Beyliği Uygur Türklerini 13. yy'larda Bertiz Bölgesine yerleştirmiştir. Bertize yerleşen Uygur Türkleri ilk başlarda Sarıçukur, Boyalu, Karadut, Ortaköy, Saydeli (Kemallu), Merk gibi yerlere yerleşmişlerdir. Daha sonra diğer yerleşim yerleri kurulmuştur.
BERTİZİN İSMİBertiz isminin nerden geldiği hakkında iki görüş vardır;
Birinci görüş: Bu bölgede bulunan Ermenilere ait Bartus (Pertus) kalesinin İsminin zamanla Bertiz kalesine dönüştüğü ve böylece bu bölgenin ismini bu kalenin isminden alarak Bertiz olduğudur.
İkinci görüş ise: Bertiz Bölgesine göç eden Türkler'le Ermeniler zamanla kaynaşmışlar. Ermeniler Türkler'e Siz kimlersiniz, Size kimler derler diye sormuşlar, Türkler ise biz Türklerin Beritezli kabilesindeniz demişlerdir. Ermeniler size neden Beritezli derler diye sormuşlar. Türkler de; Biz Doğu türkistanda iken otlaklarımız çok otlu ve hayvanlarımızda çok sütlü olurdu. Daha yaylımdan yatağa gelmeden memelerinden süt akar ve yatağa gelene kadar boşalırdı. Böylece sütlermizin çoğu boşa gitmiş olurdu. Çobanlarımız hayvanlar daha yaylımda iken sütler boşa akıp heder olmasın diye bizi Beritez Beritez yani hemen gelin ve hayvanları çarçabuk sağın sütleri boşa gimesin diye çağırırlardı. Bundan dolayı çevredeki insanlar bize Beritezli yani hayyvanları bol sütlü demişlerdir. Böylece adımız beritezli kamıştır demişlerdir. Bu olaydan sonra Ermeniler de Türklere Bertizli demeleri sonucu bu bölgenin ismi Bertiz olmuştur.
Bertiz bölgesine yerleşen Türkler erken dönemde yerleşik hayata geçmişlerdir.Yaşamları boyunca uysal devlete bağlı zararsıız bir yaşam sürdürmüşlerdir. Bunun sebeblerinden biri Uygur Devleti topraklarında yerleşik hayat yaşamaları diğer bir sebebi ise burda yaşayan Ermenilerin yerleşik hayat yaşamalarıdır.
Türkler bertizde hayvancılık yanında Ermenilerle beraber bağcılıkda yapmaya başlamışlardır. hayvancılık yaparken yerleştikleri köyleri (Sarıçukur, Boyalu Kemallu gibi) kışlak Engizek ve Ahir dağlarını da yaylak olarak kullanmışlardır.
Evliya Çelebi Maraş seyehatini anlatırken bu bölgeden Berfiz olarak bahsetmiştir.
Aynı zamanda ünlü halk şairlerimizden olan Karacaoğlan da Bertize gelmiş ve buralarda bir müddet konaklamıştır. Buralarda konaklarken gördüğü misafirperverliği, insanlarının çok iyi ve cömert olduğunu olduğunu, ekmeklerinin bol olduğunu ve doğa yapısının çok güzel olduğunu şiirleriyle anlatmıştır. Karacaoğlanın Bertiz hakkında söylediği birkaç dörtlüğünü aşağıya allyoruz:
Ahır Dağı'ndan gör Maraş bağını
Engizek'te derler ilin çoğunu
Bayra'dan Bertiz'den Konur Dağını
Göksun güzel derler ilin var dağlar
bir başka şiir:
Şu meşenin bir incecik yolu var
Sayamadım yüz bin türlü dalı var
Şu dünyanın yüz bin türlü hali var
Şu dünya halinden bilin mi meşe
Karacaoğlan der ki bu da böyle olsun
Başındaki kuru dallar göğersin
Senin bahşişini Bertiz'li versin
Bertiz'in halini bildin mi meşe
Bertiz Osmanlılar ve Dulkadiroğulları beyliği arasında geçen Turnadağ (Nurhak) savaşıyla (1515) Dulkadiroğlu beyliğiyle beraber Osmanlı hakimiyetine girmiştir. osmanlı devleti bertiz bölgesini Dulkadirlioğullarına tımar olarak vermiştir. Dulkadirlioğullrı gnümüz Ağabeyli köyü topraklarında bulunan Balik Pınar civarını yaylak olarak kullanmışlardır. Yazları burda oturarak bertiz bölgesinin vergilerini Osmanlı Devleti adına toplamışlardır. Bundan dolayı Ağabeyli Bertiz bölgesinin merkezi haline gelmiştir.
Osmanlı devleti hakimiyet kurduğu bütün toprakların tahrirlerini yaptırarak oraları kayıt altına almıştır. 1563 tarihli Osmanlı tahrir defterlerine baktığımızda Bertiz'i nahiye olarak görüyoruz. Tahrir defterlerine göre 1563 tarihinde Bertiz nahiyesinin 25 tane orta büyüklükte köyü olduğunu ve bu köylerin hepsinin de müslüman ve sünni olduğunu görüyoruz.
Bertiz 19. asra kadar çeşitli bölgelerden göç almıştır. Maraş Merkezde yaşayan Beyazıdoğulları günüz yeniyapan köyü civarlarını yaylak olarak kullanmışlardır. Türk aşiretlerinden biri olan Cerid aşireti ise Çağlayan Cerit ve Küçük Ceride glerek yerleşmişlerdir. Çağlayan Cerit İlçesi ismini bu aşiretten almıştır. Bunların bir koluda Kemallu köyünde oturmaktadır. Yine başka bir türk aşireti olan Karkın aşiretine mensup Deli Hüseyin'in Islahiye'den bu bölgeye gelmesiyle Karkınlar bu bölgede Ağabeyli veçevresinde yaşamaya başlamışlardır.
Daha sonraları Nakşibendi Tarikat Liderlerinden Bağdat Halidi Hazretleri 1842 tarihinden sonra Anadolu'da çalışmalar başlatmış, Anadolu'nun çeşitli bölgelerine halifeler göndermiştir. Berti Bölgesinede Halife olarak Musuloğullarından Seyyit Abdulkadir Hocayı göndermiştir. Seyyit Abdulkadir Hoca Bertize gelerek Ağabeyli köyü Obası olan Ortaköye yerleşerek burda çalışmalara başlamıştır. Günümüzde Seyyit Abdulkadir Hoca'nın çoçukları ve torunları Musuloğulları olarak Ağabeyli köyü Ortaköy mahallaesinde ikamet etmektedirler.
MARAŞ'IN KURTULUŞUNDA BERTİZ
Maraş'ın Fransızlar tarafından işgali Bertiz'de kuşkuyla karşılanmıştır. Fransızlara ilk kurşunu sıkarak, Maraş'ın Kurtuluş Mücadelesini başlatan Sütçü İmam'ı Bağırlarına basmışlardır. Fransızlara ilk kurşunu sıkan Sütçü İmam, Maraş'tan ayrılarak Bertiz'e gelmiş ve Ağabeyli köyünde, bir hafta Fakı mustafa Mutlu'nun evinde, bir hafta Etem Osman'nın evinde, on beş gün de Ağabeyli Muhtarı................. evinde kalmak üzere tam bir ay Bertiz'de kalmıştır.
Fransız işgaline karşı Maraş Halkıda boş durmamış çalışmalar yaparak Maraş Müdafa i Hukuk Cemiyeti'ni kurmuştur. Cemiyet para, erzak, silah ve cephane toplama çalışmalarında bulunmuştur.Bu malzemeleri toplamak amacıyla Bertize de görevliler gönderilmiş; Bertiz üzerinden Elbistan'dan Maraş'a silah taşınmıştır. Aynı zamanda Maraş Müdafa i Hukuk Cemiyeti teşkilatlanma ve Milli kuvvetler kurma çalışmalarında bulunmak üzere Maraş çevresindeki yerleşim yerlerine görevliler göndermiştir. Bertiz'e ise Beyazıdoğlu Zafer ve Muharrem Beyler görevlendirilmiştir. Bu kişiler Bertiz'e gelerek halkı teşkilatlandırmışlar ve Zulhocaoğlu, Kabağaç, Kurdo, Gökce Molla gibi kişiler liderliğinde çeteler oluşturarak Kuvay i Milliye Birlikleri kurmuşlardır. Bu kuvay ı Milliye Birlikleri Diğer bölgelerde kurulan Kurulan Kuvay ı Milliye Birlikleriyle birlikte Adana'dan gelen Fransız takviye kuvvetlerini Türkoğlu'nda pusu kurarak vurmuşlar. Antep'ten gelen Fransız takviye kuvvetlerini de Maraş Antep yol üzerinde pusu kurarak vurmuşlardır. Bu pusularda Fransız askerleri çok yıpranmış hemen hemen Maraş'a takviye kuvvet ve lojistik destek geçiremez olmuşlardır. Maraş'ta bulunan Fransız askerleri geriden istedikleri kuvvet ve lojistik desteği alamayınca Maraş halkının direnişine karşı koyamamış ve Maraş'tan Anteb'e doğru çekilmek zorunda kalmıştır. Diğer kuvay ı Milliye Birlikleriyle beraber Bertiz Kuvay ı Milliye Birlikleri de Anteb'e doğru çekilen Fransız Birliklerini takip etmiş ve Antep'lilrle beraber Fransızlar'ı Antepten atmaya yardım etmişlerdir.
8 Ocak 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
CEVİZLE BEYİNİN BENZERLİĞİ
CEVİZLE BEYİNİN BENZERLİĞİ
Araştırmacılar ceviz ile beynin fiziki benzerliği üzerinde son yıllarda çok kafa yoruyor. Cevizdeki besinlerle beynin ihtiyacı olan vitaminlerin
benzerliği de şaşırtıcı.
Bir cevizi elinize alınca en dışında bir yeşil kabuk sonra tahta bir yapı daha sonra ince bir zar ve en i çte de tartışmasız şekilde insan
beynini hatırlatan beyaz bir yapıyla karsılaşırız.
Ceviz dışındaki yeşil kabuğu ile kafa derisine sert kabuğu ile kafatasına içindeki zarı ile beyin zarına asil meyvesi ile de beyine benzeyen harika bir gıdadır.
Beynimizin küçültülmüş bir modeli olan cevizin meyveler arasında gümüş iyonu ihtiva eden tek meyve olması elbette harikadır. Fakat bu gümüş iyonuna icra ettiği elektronik vazife açısından ihtiyaç duyan tek organın beyin olduğunu söylersek sanırız bu muhteşem benzerlik ve mükemmel yaratılış karşısında tüylerimiz diken diken olmaktadır.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Ordu Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Turan Karadeniz cevizin kanda zararlı kolesterolün birikmesini önlediğini ve yüksek kolesterolü düşürdüğünü söyledi.
Prof. Dr. Turan Karadeniz taze cevizde yüzde 5-6 oran ında C vitamini bulunduğunu belirterek "Kuru ceviz bol miktarda C B1 B2 A ve E
vitaminlerini içermektedir" dedi.
Cevizin mide bağırsak böbrek ve deri rahatsızlıkları gibi bir çok hastalığa iyi geldiğini vurgulayan Prof. Dr. Karadeniz "Cevizin sadece
meyvesi değil kabukları ve yaprakları da bir çok rahatsızlık için kullanılmaktadır" dedi.
Cevizin kanda zararlı kolesterol ün birikmesini önledi ğini yüksek kolesterolü düşürdüğünü ifade eden Karadeniz "Ceviz damar tıkanıklığı
ve şeker hastalığının tedavisinde kullanılmaktadır. Mide gazını giderir.
Grip ve nezleye iyi gelir. Öksürüğü keser. Sindirim sistemi bozukluğunu giderir. Ceviz vücudu soğuktan korumak için de yenir. Yorgunluğu ve bitkinliği giderir. Zehirlenmelere ve zehre karşı etkilidir. Zindeleşmeyi sağlar" diye konuştu.
Cevizin yapraklarından elde edilen juglon maddesinin eczacılıkta kan temizleyici ve kuvvet verici olarak kullanıldığını kaydederek şöyle devam etti: " Şeker hastaları ceviz yaprağını kaynatıp içmelidir. Ceviz yaprağı ve kabukları kaynatılıp balla karıştırılarak içildiğinde kansızlığa iyi gelmekte bu çay kanı temizlemekte kalbi güçlendirmekte ishali ve dizanteriyi kesmekte sinir sistemini güçlendirmektedir. Ceviz meyvesi çocuklar ın gelişmesini hızlandırmaktadır.
Ceviz beyin için gerekli olan gümüş iyonlarını ihtiva ettiğinden bebekten yaşlıya kadar herkes için ideal bir meyvedir ."
Araştırmacılar ceviz ile beynin fiziki benzerliği üzerinde son yıllarda çok kafa yoruyor. Cevizdeki besinlerle beynin ihtiyacı olan vitaminlerin
benzerliği de şaşırtıcı.
Bir cevizi elinize alınca en dışında bir yeşil kabuk sonra tahta bir yapı daha sonra ince bir zar ve en i çte de tartışmasız şekilde insan
beynini hatırlatan beyaz bir yapıyla karsılaşırız.
Ceviz dışındaki yeşil kabuğu ile kafa derisine sert kabuğu ile kafatasına içindeki zarı ile beyin zarına asil meyvesi ile de beyine benzeyen harika bir gıdadır.
Beynimizin küçültülmüş bir modeli olan cevizin meyveler arasında gümüş iyonu ihtiva eden tek meyve olması elbette harikadır. Fakat bu gümüş iyonuna icra ettiği elektronik vazife açısından ihtiyaç duyan tek organın beyin olduğunu söylersek sanırız bu muhteşem benzerlik ve mükemmel yaratılış karşısında tüylerimiz diken diken olmaktadır.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Ordu Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Turan Karadeniz cevizin kanda zararlı kolesterolün birikmesini önlediğini ve yüksek kolesterolü düşürdüğünü söyledi.
Prof. Dr. Turan Karadeniz taze cevizde yüzde 5-6 oran ında C vitamini bulunduğunu belirterek "Kuru ceviz bol miktarda C B1 B2 A ve E
vitaminlerini içermektedir" dedi.
Cevizin mide bağırsak böbrek ve deri rahatsızlıkları gibi bir çok hastalığa iyi geldiğini vurgulayan Prof. Dr. Karadeniz "Cevizin sadece
meyvesi değil kabukları ve yaprakları da bir çok rahatsızlık için kullanılmaktadır" dedi.
Cevizin kanda zararlı kolesterol ün birikmesini önledi ğini yüksek kolesterolü düşürdüğünü ifade eden Karadeniz "Ceviz damar tıkanıklığı
ve şeker hastalığının tedavisinde kullanılmaktadır. Mide gazını giderir.
Grip ve nezleye iyi gelir. Öksürüğü keser. Sindirim sistemi bozukluğunu giderir. Ceviz vücudu soğuktan korumak için de yenir. Yorgunluğu ve bitkinliği giderir. Zehirlenmelere ve zehre karşı etkilidir. Zindeleşmeyi sağlar" diye konuştu.
Cevizin yapraklarından elde edilen juglon maddesinin eczacılıkta kan temizleyici ve kuvvet verici olarak kullanıldığını kaydederek şöyle devam etti: " Şeker hastaları ceviz yaprağını kaynatıp içmelidir. Ceviz yaprağı ve kabukları kaynatılıp balla karıştırılarak içildiğinde kansızlığa iyi gelmekte bu çay kanı temizlemekte kalbi güçlendirmekte ishali ve dizanteriyi kesmekte sinir sistemini güçlendirmektedir. Ceviz meyvesi çocuklar ın gelişmesini hızlandırmaktadır.
Ceviz beyin için gerekli olan gümüş iyonlarını ihtiva ettiğinden bebekten yaşlıya kadar herkes için ideal bir meyvedir ."
ŞİFALI BİTKİ CEVİZ
ŞİFALI BİTKİ CEVİZ
Ceviz Ağacı (Junglans Regia), daha yapraklanmadan, Mayıs' ta çiçeklenir. Taze yaprakları Haziran' da, kolayca delinebilecek durumdaki meyveleri Haziran ortasında ve olgunları ise Eylül'de toplanır. 25-30 m kadar yüksekliğe ulaşabilen, kışın yaprak döken gösterişli bir ağaçtır. Yapraklar tek tüysü, yaprakçıklar tam kenarlı ve kuvvetli kokuludur. Drog elde etmek için yapraklar Haziran ve Temmuz aylarında toplanır, havadar ve gölgeli bir yere serilerek kurutulur ve ince kıyılarak hava almayan kaplarda saklanır. Ceviz ağacı, Kuzey doğu ve doğu Anadolu' da yabani olarak yetiştiği gibi, bahçelerde de yetiştirilmektedir. Yaprakları tanen, eterli uçucu yağ, juglan (mantar hastalıklarına karşı etkili), C vitamini ve flavonlar içermektedir.
Ceviz yaprağının kan durdurucu-sıkıştırıcı (astringent), kuvvetlendirici (tonik) ve bağırsak kurtlarını veya solucanlarını düşürücü (antihelmintik) etkisi vardır. Yaprak çayı, sindirim bozukluklarında, kabızlıkta, iştahsızlıklarda ve kan temizliğinde etkilidir. İştah açıcı, kan şekerini düşürücü ve kuvvet verici etkileri vardır. Deri hastalıklarında antiseptik olarak haricen kullanılır. Ceviz yaprağı kaynatılarak, tüm sıraca (scrofula), frengi (sifilis), egzema (mayasıl), herpes (uçuk) ve raşitik hastalıklarda, kemik çürümesinde, kemik deformasyonunda ve ayrıca, iltihaplı el ve ayak tırnaklarında kullanılabilen çok etkili bir banyo katkısı elde edilir. Favus ve uyuz hastalıklarında, hasta bölgeler, taze ceviz yaprağının kaynama suyu ile yıkandığında, kısa sürede düzelme görülecektir. Bu suyla yapılan banyolar, yıkamalar, ergenlik sivilcesine, iltihaplı egzemalara, ayak terine ve kadınların akıntılarına iyi gelir. Ağız boşluğu iltihabı, dişeti, boğaz ve gırtlak hastalıklarında gargara yapılmalıdır.
Ceviz yaprağının kaynama suyu banyo suyuna eklendiğinde, donuk kabarcıkları iyileşir. Ceviz yaprağı kaynama suyu, hızlı saç dökülmelerinde de kafa derisine friksiyon (ovarak sürme) yapmakla kullanılır. Bu sıvı ayrıca, kafa bitine karşı da çok etklidir.
Haziran ortasında toplanan cevizlerden, mide, karaciğer ve kanı temizleyen, mide yorgunluğunu ve bağırsak çürüklüğünü gideren çok etkili bir ceviz tentürü elde edilir. Bu tentür, ayrıca kan koyuluğuna karşı da çok yararlıdır.
UYARILAR: İçerdiği tanen maddesi duyarlı kişilerde bazen mide bulantısı veya kusmaya yol açabilir. Bunun dışında, ceviz yaprağının bilinen bir yan etkisi yoktur. (Referans3)
Kullanım Biçimleri:
Çay hazırlamak:
1) Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış yaprak, orta boy 1 su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 4-5 dakika demlendirilir ve süzülür. Gün boyunca 1 veya 2 bardak yudumlanarak içilir. (Referans1)
2) Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış yaprak, orta boy 1 su bardağı dolusu soğuk suya eklenir, kaynama derecesine kadar ısıtılır ve 2-3 dakika boyunca hafif ısıda kaynatılır. Süzülen çay kullanıma hazırdır. Günde 2-3 bardak içilir. (Referans3)
Banyo ve Yıkama Katkısı: “Tam banyolar için”, iki büyük avuç ince kıyılmış yaprak, akşamdan 2-3 lt suya eklenir. Sabahleyin hafif ateşte 4-5 dakika kaynadıktan sonra süzülür ve banyo suyuna eklenir. Gerektiğinde, bitki miktarı bir misli arttırılabilir.
Tentür hazırlamak: Haziran ortasında, 20 kadar genç ceviz dörde bölünerek bir cam kavanoza koyulur ve üstüne 1 lt kanyak eklenir. Kanyak, cevizlerin üstüne çıkmalıdır. Ağzı iyice kapanan kavanoz 14 gün boyunca güneşte veya sıcak bir ortamda, arada bir çalkalanarak bekletilir. Sonra süzülerek koyu renkli şişelere doldurulur. Gereğine göre, 15-20 damla alınır.
Referanslar:
1-"Gesundheit aus der Apotheke Gottes" "Tanrı'nın Eczanesinden Sağlık", Maria Treben
2-Türkiye'de Bitkilerle Tedavi, Prof.Dr. Turhan Baytop, I.U Eczacılık Fak.
3- "Bir Yudum Sağlık", N.Eröztürk,Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul,2000
Oturma Banyosu
Tam banyo için, gerekli bitkiler geceden soğuk suya koyulur. Bir banyo için bir kova dolusu (6-8 litre) taze bitki veya 200 gr kurutulmuş bitki gereklidir. Ertesi gün bu miktar ısıtılır (kaynatılmaz) ve süzüldükten sonra banyo suyuna eklenir (küvet). Banyo süresi 20 dakikadır. Kalp ve göğüs bölgesi suyun dışında kalmalıdır. Ilık ya da sıcak su ile belirtilen sınırları aşmayacak şekilde doldurulmuş küvete bitki suyunu süzüp boşalttıktan sonra 20 dakika süreyle oturmalısınız. Bu esnada ilgili sayfalarda belirtilen bitki çayını da yudum yudum içebilirsiniz. Banyodan sonra kurulanılmaz ve durulanılmaz. Bir bornozun içinde, sıcak yatakta bir saat kadar yatarak dinlenilir.
Yarım banyo için, yarım kova (3-4 litre) taze bitki veya 100 gr kurutulmuş bitki gereklidir. Yarım banyonun hazırlanışı ve uygulanışı da aynı tam banyo gibidir. Ancak, banyo suyu böbreklerin üstüne kadar çıkmalıdır. Yarım banyo süresi de 20 dakikadır. Banyodan sonra kurulanılmaz ve bir bornozun içinde, sıcak yatakta bir saat kadar yatarak dinlenilir. İlgili sayfalardaki bitki özelliklerine uygun önerilere dikkat edilmesi gerekir.
Ceviz Ağacı (Junglans Regia), daha yapraklanmadan, Mayıs' ta çiçeklenir. Taze yaprakları Haziran' da, kolayca delinebilecek durumdaki meyveleri Haziran ortasında ve olgunları ise Eylül'de toplanır. 25-30 m kadar yüksekliğe ulaşabilen, kışın yaprak döken gösterişli bir ağaçtır. Yapraklar tek tüysü, yaprakçıklar tam kenarlı ve kuvvetli kokuludur. Drog elde etmek için yapraklar Haziran ve Temmuz aylarında toplanır, havadar ve gölgeli bir yere serilerek kurutulur ve ince kıyılarak hava almayan kaplarda saklanır. Ceviz ağacı, Kuzey doğu ve doğu Anadolu' da yabani olarak yetiştiği gibi, bahçelerde de yetiştirilmektedir. Yaprakları tanen, eterli uçucu yağ, juglan (mantar hastalıklarına karşı etkili), C vitamini ve flavonlar içermektedir.
Ceviz yaprağının kan durdurucu-sıkıştırıcı (astringent), kuvvetlendirici (tonik) ve bağırsak kurtlarını veya solucanlarını düşürücü (antihelmintik) etkisi vardır. Yaprak çayı, sindirim bozukluklarında, kabızlıkta, iştahsızlıklarda ve kan temizliğinde etkilidir. İştah açıcı, kan şekerini düşürücü ve kuvvet verici etkileri vardır. Deri hastalıklarında antiseptik olarak haricen kullanılır. Ceviz yaprağı kaynatılarak, tüm sıraca (scrofula), frengi (sifilis), egzema (mayasıl), herpes (uçuk) ve raşitik hastalıklarda, kemik çürümesinde, kemik deformasyonunda ve ayrıca, iltihaplı el ve ayak tırnaklarında kullanılabilen çok etkili bir banyo katkısı elde edilir. Favus ve uyuz hastalıklarında, hasta bölgeler, taze ceviz yaprağının kaynama suyu ile yıkandığında, kısa sürede düzelme görülecektir. Bu suyla yapılan banyolar, yıkamalar, ergenlik sivilcesine, iltihaplı egzemalara, ayak terine ve kadınların akıntılarına iyi gelir. Ağız boşluğu iltihabı, dişeti, boğaz ve gırtlak hastalıklarında gargara yapılmalıdır.
Ceviz yaprağının kaynama suyu banyo suyuna eklendiğinde, donuk kabarcıkları iyileşir. Ceviz yaprağı kaynama suyu, hızlı saç dökülmelerinde de kafa derisine friksiyon (ovarak sürme) yapmakla kullanılır. Bu sıvı ayrıca, kafa bitine karşı da çok etklidir.
Haziran ortasında toplanan cevizlerden, mide, karaciğer ve kanı temizleyen, mide yorgunluğunu ve bağırsak çürüklüğünü gideren çok etkili bir ceviz tentürü elde edilir. Bu tentür, ayrıca kan koyuluğuna karşı da çok yararlıdır.
UYARILAR: İçerdiği tanen maddesi duyarlı kişilerde bazen mide bulantısı veya kusmaya yol açabilir. Bunun dışında, ceviz yaprağının bilinen bir yan etkisi yoktur. (Referans3)
Kullanım Biçimleri:
Çay hazırlamak:
1) Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış yaprak, orta boy 1 su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 4-5 dakika demlendirilir ve süzülür. Gün boyunca 1 veya 2 bardak yudumlanarak içilir. (Referans1)
2) Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış yaprak, orta boy 1 su bardağı dolusu soğuk suya eklenir, kaynama derecesine kadar ısıtılır ve 2-3 dakika boyunca hafif ısıda kaynatılır. Süzülen çay kullanıma hazırdır. Günde 2-3 bardak içilir. (Referans3)
Banyo ve Yıkama Katkısı: “Tam banyolar için”, iki büyük avuç ince kıyılmış yaprak, akşamdan 2-3 lt suya eklenir. Sabahleyin hafif ateşte 4-5 dakika kaynadıktan sonra süzülür ve banyo suyuna eklenir. Gerektiğinde, bitki miktarı bir misli arttırılabilir.
Tentür hazırlamak: Haziran ortasında, 20 kadar genç ceviz dörde bölünerek bir cam kavanoza koyulur ve üstüne 1 lt kanyak eklenir. Kanyak, cevizlerin üstüne çıkmalıdır. Ağzı iyice kapanan kavanoz 14 gün boyunca güneşte veya sıcak bir ortamda, arada bir çalkalanarak bekletilir. Sonra süzülerek koyu renkli şişelere doldurulur. Gereğine göre, 15-20 damla alınır.
Referanslar:
1-"Gesundheit aus der Apotheke Gottes" "Tanrı'nın Eczanesinden Sağlık", Maria Treben
2-Türkiye'de Bitkilerle Tedavi, Prof.Dr. Turhan Baytop, I.U Eczacılık Fak.
3- "Bir Yudum Sağlık", N.Eröztürk,Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul,2000
Oturma Banyosu
Tam banyo için, gerekli bitkiler geceden soğuk suya koyulur. Bir banyo için bir kova dolusu (6-8 litre) taze bitki veya 200 gr kurutulmuş bitki gereklidir. Ertesi gün bu miktar ısıtılır (kaynatılmaz) ve süzüldükten sonra banyo suyuna eklenir (küvet). Banyo süresi 20 dakikadır. Kalp ve göğüs bölgesi suyun dışında kalmalıdır. Ilık ya da sıcak su ile belirtilen sınırları aşmayacak şekilde doldurulmuş küvete bitki suyunu süzüp boşalttıktan sonra 20 dakika süreyle oturmalısınız. Bu esnada ilgili sayfalarda belirtilen bitki çayını da yudum yudum içebilirsiniz. Banyodan sonra kurulanılmaz ve durulanılmaz. Bir bornozun içinde, sıcak yatakta bir saat kadar yatarak dinlenilir.
Yarım banyo için, yarım kova (3-4 litre) taze bitki veya 100 gr kurutulmuş bitki gereklidir. Yarım banyonun hazırlanışı ve uygulanışı da aynı tam banyo gibidir. Ancak, banyo suyu böbreklerin üstüne kadar çıkmalıdır. Yarım banyo süresi de 20 dakikadır. Banyodan sonra kurulanılmaz ve bir bornozun içinde, sıcak yatakta bir saat kadar yatarak dinlenilir. İlgili sayfalardaki bitki özelliklerine uygun önerilere dikkat edilmesi gerekir.
BERTİZ kABARCIK ÜZÜMÜ
Cevizin Faydaları-Cevizin Yararları-Cevizin Faydası?
Cevizin Faydaları-Cevizin Yararları-Cevizin Faydası?
Günde 3-5 tane tüketilmesi önerilen cevizin faydalarını şu şekilde sıralayabiliriz: Cevizdeki yüksek orandaki omega-3 yağ asitleri kalp hastalıklarını, diyabeti, inmeyi, yüksek kan basıncını ve klinik depresyonu azaltıyor. Ceviz tüketimi kandaki kolesterol seviyesini düşürüyor ve de kalp atışlarında düzensizliği önlüyor.
Cevizdeki fitosteroller, kalın bağırsak, göğüs ve prostat kanseri gibi kanser türlerinden korunma sağlıyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
Ceviz, damarlarda daha az pıhtılaşma özelliği olan kan tipinin üretimine ve iyi kolesterol oranının kötü kolesterol oranına göre artmasına yardım ediyor, kolesterolün damarları tıkama aşamasında önemli bir adım olan şişme ve kızarıklığı azaltabiliyor.
Cevizdeki l-arginin kan damarlarının iç tarafının pürüzsüz ve düzgün olmasını sağlayarak kan-damar sisteminin rahatlamasını sağlıyor. Cevizdeki yağ asitlerinin kalp hastalıklarını önleme etkileri de mevcut.
Beyne benzeyen ceviz, kavrama ve anlamayı geliştiriyor. Asya'da ceviz hala beyin gıdası olarak kabul ediliyor, bu ülkelerde öğrenciler, sınavlardan önce ceviz yiyerek notlarını yükseltebileceklerine inanıyor.
Omega-3 yağ oranı düşük çocuklarda daha yüksek hiperaktif olma özelliği, daha fazla öğrenim ve davranış bozuklukları, daha fazla huysuzluk ve uyku düzensizlikleri gözlemleniyor. Ceviz, bu sorunları önleyen omega-3 bakımından çok zengin.
Cevizdeki yağ profili, fitosteroller ve magnezyum, safra taşı oluşumunun önüne geçiyor.
Cevizdeki melatonin, beyin bezesi tarafından salgılanan melatoninin insan vücudunun kullanıma hazır formunu içeriyor. Melatonin, gece çalışan ve zaman farkından dolayı uyku düzensizliği çeken kişilerde uyuma rahatsızlıklarını ortadan kaldırabiliyor.
Cevizin, antioksidan özelliği dolayısıyla kardiyovasküler ve sinir sistemine zarar veren parkinson ve alzheimer gibi çok kuvvetli hastalıkların gelişimini erteleyebileceği veya azaltabileceği ileri sürülüyor.
Ceviz, antioksidan savunmada önemli olan birtakım enzimlerde zorunlu kofaktörler olarak görev yapan manganez ve bakır içeriyor.
Günde 3-5 tane tüketilmesi önerilen cevizin faydalarını şu şekilde sıralayabiliriz: Cevizdeki yüksek orandaki omega-3 yağ asitleri kalp hastalıklarını, diyabeti, inmeyi, yüksek kan basıncını ve klinik depresyonu azaltıyor. Ceviz tüketimi kandaki kolesterol seviyesini düşürüyor ve de kalp atışlarında düzensizliği önlüyor.
Cevizdeki fitosteroller, kalın bağırsak, göğüs ve prostat kanseri gibi kanser türlerinden korunma sağlıyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
Ceviz, damarlarda daha az pıhtılaşma özelliği olan kan tipinin üretimine ve iyi kolesterol oranının kötü kolesterol oranına göre artmasına yardım ediyor, kolesterolün damarları tıkama aşamasında önemli bir adım olan şişme ve kızarıklığı azaltabiliyor.
Cevizdeki l-arginin kan damarlarının iç tarafının pürüzsüz ve düzgün olmasını sağlayarak kan-damar sisteminin rahatlamasını sağlıyor. Cevizdeki yağ asitlerinin kalp hastalıklarını önleme etkileri de mevcut.
Beyne benzeyen ceviz, kavrama ve anlamayı geliştiriyor. Asya'da ceviz hala beyin gıdası olarak kabul ediliyor, bu ülkelerde öğrenciler, sınavlardan önce ceviz yiyerek notlarını yükseltebileceklerine inanıyor.
Omega-3 yağ oranı düşük çocuklarda daha yüksek hiperaktif olma özelliği, daha fazla öğrenim ve davranış bozuklukları, daha fazla huysuzluk ve uyku düzensizlikleri gözlemleniyor. Ceviz, bu sorunları önleyen omega-3 bakımından çok zengin.
Cevizdeki yağ profili, fitosteroller ve magnezyum, safra taşı oluşumunun önüne geçiyor.
Cevizdeki melatonin, beyin bezesi tarafından salgılanan melatoninin insan vücudunun kullanıma hazır formunu içeriyor. Melatonin, gece çalışan ve zaman farkından dolayı uyku düzensizliği çeken kişilerde uyuma rahatsızlıklarını ortadan kaldırabiliyor.
Cevizin, antioksidan özelliği dolayısıyla kardiyovasküler ve sinir sistemine zarar veren parkinson ve alzheimer gibi çok kuvvetli hastalıkların gelişimini erteleyebileceği veya azaltabileceği ileri sürülüyor.
Ceviz, antioksidan savunmada önemli olan birtakım enzimlerde zorunlu kofaktörler olarak görev yapan manganez ve bakır içeriyor.